DOLAR 32,5575
EURO 34,8455
ALTIN 2428,616
BIST 9722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Türkiye ‘sistematik’ bir saldırı altında

Son dönemlerde gerek Irak gerek Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye yönelik saldırılar arttı. Bu durumu ‘terör örgütünün kapasitesini aşan sistematik saldırılar’ olarak niteleyen uzmanlar, Ankara’nın milli güvenlik çizgisinin mecburen derinleştiği görüşünde…

Türkiye ‘sistematik’ bir saldırı altında
09.08.2022 12:05
128
A+
A-

Temmuz ayının 19’unda Türkiye-Rusya-İran devlet başkanlarının Astana görüşmeleri kapsamında bir araya gelmesi, Suriye’nin yakın geleceğine yönelik bir takım beklentileri beraberinde getirmişti. Ankara’nın bu toplantının ardından Suriye’deki terör örgütlerine yönelik harekata başlayabileceği olasılığı üst düzeydeydi.

Ancak beklenen olmadı. Astana’nın ertesi günü süreç bambaşka bir yere evrildi. kuzeyindeki Duhok’ta turistik tesisin teröristlerce hedef alınması ve kamuoyunda saldırı ile Türkiye’nin ilişkilendirilme çabası yeni bir kırılma oldu.

Türkiye’nin ‘Bizle alakası yok’ açıklamasına rağmen saatler içinde organize olan gruplar hem Türk diplomatik misyonlarına yönelik eylemler yaptı hem de Türk bayrağı üzerinden provokasyonlara girişti. Aynı süreçte Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan Türk askeri üsleri ciddi bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya kaldı.

[Duhok’ta hayatını kaybedenleri için resmi cenaze töreni düzenlendi.]

Güneye doğru gittikçe temas grupları farklılaştı

Kaan Kutlu Ataç, Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. Bölgeyi yakından takip eden bir isim. Bu süreci nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıklıkla vurguladığı ‘terörü kaynağında yok etme’ anlayışına değiniyor.

Bu çerçevede Türkiye’nin Kuzey Irak’taki mevcut askeri yapılanmasını güneye doğru genişlettiği malum. “Askeri kontrol alanı genişlediğinde farklı ekonomik, demografik, siyasi, kültürel, güvenlik hatlarına da temas etmeye başlarsınız” diyor Ataç. Türkiye’nin hayli karmaşık çıkar ilişkileri olan bir alanın kesişme noktasında adımlar attığından bahsediyor.

“Haliyle bu yaşananlar yeni spazmlara yol açıyor” dedikten sonra, bölgede yaşananları sadece terör örgütleri üzerinden açıklamanın mümkün olmadığının altını çiziyor.

[Olayların ardından Türkiye’nin kuzey Irak’ta yer alan güvenlik noktalarına da saldırı girişimleri oldu.]

Türkiye sistematik bir saldırı altında

Duhok’taki olayın ardından Türk askeri noktalarının kimi havanla, kimi roketlerle, kimi İHA/Drone saldırılarıyla karşı karşıya kaldı. Kaan Kutlu Ataç bu durumu ‘şiddeti terörle örgütü marifetiyle kıyaslamayacak ölçüde’ diye tanımlıyor.

Çatışmaların yoğunluğu ve çatışmalarda yer alan aktörlerin çeşitliliği bu tezin temelini oluşturuyor. Ataç, ‘terör örgütü değil’ deyip işin içinden çıkmıyor. Daha da detaylandırıyor ve faili de tarif ediyor:

“Türkiye, hem NATO’daki müttefiklerinden hem de güney sınırı boyunca komşusu olan devletlerin vesayeti altındaki milis güçlerinden her türlü desteği alan bir terör örgütüyle mücadele etmek zorunda.

Bu durum Türkiye’nin milli güvenlik meselesini hem yatay hem de dikey çizgide genişletiyor ve derinleştiriyor. İçinde bulunduğumuz süreç hayli önemli. Türkiye’nin bölgedeki üslerine yapılan saldırılara bakarsanız top, havan, çok namlulu roket atar sistemleri, SİHA’lar gibi terör örgütü boyutunu aşan bir gücün olduğu görüyorsunuz. Bu nedenle Türkiye’nin bir terör tehdidinden daha fazlası olarak sistematik saldırı altında olduğunu ifade ediyorum.”

Türkiye için hayli zorlu ve maliyeti yüksek bir süreç

Kaan Kutlu Ataç’ın ortaya koyduğu fotoğraf haliyle bizi başka bir noktaya götürüyor ve ‘Peki, yakın gelecekte neler beklemeliyiz?’ sorusunu beraberinde getiriyor.

Bölgedeki görüntünün ‘bulanık’ olduğunu, kısa vadede bunun daha ileri noktaya taşınıp şiddet sarmalının artabileceği uyarısında bulunuyor Ataç.

Bu gibi durumlarda ilk bakılması gereken parametrenin ekonomi olduğunu öğreniyoruz. Ülkelerin böylesi bir süreci başarıyla yürütebilecek kaynağı olup olmadığını iyi analiz etmesi gerekiyor.

Kaan Kutlu Ataç, Ankara’nın kendi dışında gelişen olaylara karşı da hassas bir yapısı olduğuna işaret ediyor ve “Böyle bir denklemde maliyetin yüksek olduğunu da iyi algılamak gerek. Türkiye’nin Ermenistan’dan Suriye’ye kadar uzanan yaklaşık 2 bin 220 kilometrelik bir kara sınırı var. Ve bu tabloda ile yok” bilgisini paylaşıyor.

"Hayatı devam ettirebilmek büyük başarı"

Ataç’ın bahsettiği sınır aynı zamanda illegal ya da silahlı çatışmaların da sıkça yaşandığı bir alan. Bu noktada Türkiye’nin etkili sonuçlar alabilecek ortaklıklar oluşturma konusunda biraz zorlandığını anlatıyor Ataç ve sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Bahsettiğimiz zorluk bu döneme özgü değil. Tarihsel süreçte de genelde böyle oldu. Tek sorun maliyetlerin yüksek olması değil. Çıkarların hızla değiştiği Ortadoğu coğrafyasında böylesi hassasiyeti yüksek bir ülkede hayatı devam ettirebilmek hakikaten büyük başarı.

Malum, Tahran’daki Astana sürecinin üçlü liderler zirvesi öncesi Türk kamuoyunda Kuzey Suriye’de Türkiye’nin yeni bir askeri operasyonu için Rus ve tarafından yeşil olmasa da sarı ışık alabileceği yüksek sesle dile getiriliyordu.

Ancak zirve sonrası böyle bir imkanın doğmadığı Türk devlet adamlarının açıklamalarına da yansıdı. Sanırım bu noktada Türk tarafında belli bir hayal kırıklığı da ortaya çıktı. Zaten zirve sonrası yapılan ortak açıklama metni de Astana Süreci’nin sorununa bir çözüm getirmeyeceği yönündeki algıyı destekler mahiyetteydi. Yine de diplomasi kanallarının açık tutulmasını dikkate değer buluyorum.”


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.